Ana içeriğe atla

Karadeniz Sahil Yolu Hakkından Çevre Bakanının Basın Açıklaması

Bugün bir gazetede yer alan haberle ilgili olarak bazı yanlış anlamaların giderilmesi gerekli görülmüştür. Haberde yer alan Karadeniz Sahil Yolu’nun çevre mevzuatı ile ilgili gelişimi aşağıdaki süreç kapsamında gerçekleşmiştir.

09.08.1983 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Çevre Kanunu’nun 10. maddesine göre 07.02.1993 tarihi ve 21489 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği’nin, muafiyetlerle ilgili Geçici 1. Maddesinde “Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden önce çevre mevzuatı ve diğer ilgili mevzuat uyarınca yetkili mercilerden izin ve/veya onay alınmış faaliyetlere bu Yönetmelik hükümleri uygulanmaz” hükmü bulunmaktadır. 23.06.1997 tarihinde revize edilen ve 23028 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ÇED Yönetmeliği’nin muafiyetlerle ilgili geçici maddeleri ise aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir: Geçici 1. Madde: “07.02.1993 tarihinden önce uygulama projeleri onaylanmış veya çevre mevzuatı ve diğer ilgili mevzuat uyarınca yetkili mercilerden izin, ruhsat veya onay ya da kamulaştırma kararı alınmış veya ilgili mevzuat gereğince yer seçimi yapılmış veya yatırım programına alınmış veya mevzi imar planları onaylanmış faaliyetlere bu Yönetmelik hükümleri uygulanmaz.” Geçici 2. Madde: “Bu Yönetmeliğin yayımından önce güzergâh belirlemesini gerektiren faaliyetlerden ilgili mevzuat gereğince güzergâhı belirlenen veya yatırım programına alınan petrol ve gaz boru hatları, enerji nakil hatları, otoyollar, ekspres yollar, devlet yolları ve il yolları faaliyetlerine bu yönetmelik hükümleri uygulanmaz.”

Bu kapsamda; Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğü’nün 01.10.1998 tarih ve B091TCK01301/675/3189 sayılı yazısı ile mülga Çevre Bakanlığı’ndan; “Samsun-Ordu-Giresun-Trabzon-Rize-Artvin illerini kapsayan Karadeniz Sahil Yolu ile ilgili projenin, 13.01.1994 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Yatırım Programı’nda yer almasından dolayı, 1997 tarihli ÇED Yönetmeliği kapsamı dışında değerlendirilmesi” talep edilmiştir. Mülga Çevre Bakanlığı’nın 16.10.1998 tarih ve 2810 sayılı yazısı ile de, Karadeniz Sahil Yolu projesinin 1997 tarihli ÇED Yönetmeliği’nin Geçici 2. Maddesi uyarınca ÇED Yönetmeliği hükümlerinden muaf olduğu Karayolları Genel Müdürlüğü’ne bildirilmiştir. Kanun gereği; önceki ÇED Yönetmeliklerinde muafiyeti olan kazanılmış hakların korunma zorunluluğu olduğundan 16.12.2003 tarihli ÇED Yönetmeliği’nde de geçici madde olarak muhafaza edilmiştir.
Bu nedenle doğal olarak anılan yol ile ilgili Çevre ve Orman Bakanı Sayın Osman Pepe tarafından imzalanmış hiçbir izin ve benzeri onay bulunmamaktadır. Ayrıca, mülga Çevre Bakanlığı döneminde verilen görüşler dışında 08.05.2003 tarihinde kurulan Çevre ve Orman Bakanlığı döneminde de söz konusu yolla ilgili verilmiş hiçbir karar yoktur. İşlemler tamamen mülga Çevre Bakanlığı döneminde tamamlanmıştır. Ayrıca Sayın Osman Pepe’nin proje ile ilgili herhangi bir imzası olmadığı gibi, döneminde kendisinden başka hiçbir yetkili tarafından da verilmiş bir karar yoktur.

Kaldı ki, haberinizde ÇED muafiyeti ile ilgili olarak sorumluluk mevkiinde göstermeye çalıştığınız 58 ve 59’uncu Hükümetler bünyesindeki önce Çevre Bakanlığı, bilahare de Çevre ve Orman Bakanlığı dönemlerinin ilk aylarında sözkonusu yolun kıyı tahkimatı, sanat yapıları, dolguları ve üst kaplamalarının önemli bir bölümü bitirilmiş durumdaydı. Kolayca takdir ve tahmin edilebileceği gibi, proje açısından geri dönülemez noktada olan bir inşaat ile ilgili olarak 58 ve 59’uncu Hükümetler döneminde “inşaat öncesi bir uygulama olan ÇED” ile ilgili bir tasarruftan sözedilemez. Dolayısıyla ÇED süreci; inşaat başlamadan, henüz planlama ve proje safhasında uygulanan bir denetim aracı olduğundan; gerek 58. Hükümet döneminde faal olan mülga Çevre Bakanlığı, gerekse Sayın Osman Pepe’nin Çevre ve Orman Bakanlığı dönemlerinde Karadeniz Sahil Yolu ile ilgili olarak yapılabilecek bir işlem kalmamıştı.

Kamuoyunun bilgisine saygıyla sunulur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

STANDARD SU VE GAZ BORULARI DIN 2440 NORMU ÇAPLARI - KALINLIKLARI

  1/2" den 20" standard su borusu ebatları

Atıksu Arıtma Tesislerinde Dengeleme Havuzu

Betonarme olarak inşa edilen mevcut havuzumuz iki (2) adet çıkış kapağı bulunmaktadır. İlk kapakta teknik aksaklıkların oluşması durumunda ikinci kapaktan sisteme su beslemesi yapılabilecektir. Ayrıca ikinci kapak çamur susuzlaştırma ve filtrasyon ünitelerine daha yakındır. Bu sayede filtre pres süzüntü suyu ve filtrasyon tanklarının geri yıkama suları daha az iletim borusu kullanılacak dengeleme havuzuna geri boşaltılacaktır.İlk kısım dengeleme havuzu olarak kullanılacaktır. Dengeleme havuzuna gelen atık sular ilk önce sepet ızgaradan geçmektedir. Sepet ızgarada kaba pislikler tutularak sonraki ünitelerin kirlilik yükü azaltılmaktadır. Sepet ızgaradan geçen atık sular dengeleme havuzunda birikmektedir.Dengeleme havuzunun amacı havalandırma havuzuna homojen karışımlı atık su hazırlamaktır. Dengeleme havuzunda debi ve kalite bakımından homojen hale getirilen atık sular, cazibeli olarak, sabit bir debide havalandırma havuzuna geçmektedir. Dengeleme havuzunda yeterli karışımın sağla

Yeni Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği - 2022

Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği, su kaynaklarının korunması ve su kirliliğinin önlenmesi amacıyla Türkiye'de yürürlüğe giren bir düzenleyici belgedir. Bu yönetmelik, çevre ve insan sağlığını koruma hedefiyle su kirliliğiyle mücadele etmeyi amaçlar. Yönetmelik, atık suların deşarj edilmesi, kimyasal kullanımı, endüstriyel tesislerin faaliyetleri ve tarım uygulamaları gibi konuları kapsar. Su kirliliği kaynaklarını belirlemek, önlemek ve azaltmak için önleyici ve düzeltici tedbirlerin alınmasını sağlar. Ayrıca, su kirliliği ile ilgili faaliyetlerin izlenmesi, kontrolü ve denetimi gibi konulara da odaklanır. Yönetmelik, atık su deşarj standartları belirler ve endüstriyel tesislerin atık su arıtma sistemlerini kurmasını ve işletmesini zorunlu kılar. Bu şekilde, atık sulardaki zararlı maddelerin azaltılması ve su kaynaklarının korunması sağlanır. Aynı zamanda, tarım uygulamalarında çevre dostu yöntemlerin teşvik edilmesi ve kimyasal kullanımının sınırlanması da yönetmelik kapsamındadı