Web de gezinirken Gürdal Kanat Hocamızın sitesinde ki bu yazıyo gördüm..
Faydalı olur diye çevre mühendisi arkadaşlar için buraya koyuyorum...
1-Maddenin Korunumu Prensibi
“Var olan hiçbir maddeyi yok edemezsiniz, arıtım yaparak dahi…Peki, arıtım ne işe yarar?”
2-Arıtım için 2 şey gereklidir : Teknoloji (mühendislik) ve Para
3-Ç.O. doğanın kanunu gereği az bulunur
4- Dolayısıyla anaerobik ortam oluşur.
“Anaerobik süreç de bir arıtımdır. Peki, o zaman neden istenmez?”
5- Bazı arkadaşlarımın ısrarı üzerine : Seyreltme de arıtımın bir parçası olabilir.
“Zaten arıtımda sıfır deşarj yapmıyoruz ki”
6- Büyük güçler de hata yapabilir. İşte örnekler :
Avrupa ve Amerika’da çok sayıda atıksu arıtma, çöp depolama, vs. tesisi kurulmuş ve başarıyla işletilmekte fakat ülkemizde kötü örnekler var :
i- Odayeri (İstanbul) katı atık depo sahasını planlayan Amerikalı şirket, çöpümüzle ilgili birçok analiz olmasına rağmen yaptığı sızıntı suyu hesabı 5-10 kat kadar hata ile gerçekleşmiş ve bazı işletme problemlerine (dolayısıyla maliyete) yolaçmıştır (Kaynak : Odayeri (İstanbul) katı atık depo sahası projeleri)
ii- Benzer şekilde Bursa-Demirtaş depo sahası gazından elektrik elde edilmesi projesinde, yabancılar tarafından hesaplanan gaz miktarının sadece %30 kadarı elde edilebilmekteymiş (Kaynak : UKAK Kongresi, İzmir 2001)
iii- Fransız bir firmanın yaptığı Elmalı barajındaki terfi pompalarının yanlış (daha büyük) seçiminden dolayı kaynaklanan bakım - servis ve elektrik enerjisi maliyeti her sene son model bir mercedes otomobile denk geliyor... Tolga SEMERCİ - Çevre Mühendisi
[Sizin de bildiğiniz bu tür hatalar varsa mailime, mümkünse kaynak belirterek bildirin.]
7- Gelişmekte olan ülkelerin Sanayileşmiş ülkelerin seviyesine ulaşması imkansız denebilecek derecede zordur :
According to Grau (1994), countries with low annual per capita gross national product (GNP), <$1000-2000, not only lack the resources to construct treatment plants but also cannot maintain them. Meanwhile, only about 3% of a country's GNP can realistically be spent on environmental protection (World bank). Taking as an example of 6 eastern European countries (the average GNP in 1990 was 1985 $/c-year) and assuming that 1.5% of the GNP could be spent on wastewater disposal and treatment plants, the calculated average period to meet EU water quality standards will be 80 years. If the average depreciation time of a treatment plant is 20 years, the minimum GNP of about $2000/inh.y is needed to safeguard basic communal wastewater treatment (secondary or equivalent).
7a- Hangi Ülkeyi İzlemeliyiz :
GNPsi bizden 10 kat fazla olan ABDyi değil tabiî ki. “Ayağını yorganına göre uzat” diye yüz yılların birikimi ile söylenmiş atasözümüz var. Fakat ne yazıkki, üst düzey yöneticilerimiz zengin olan ABDye özenip aynısını yapmaya kalkıyor, böylece kıt olan kaynaklarımız da heba olup gidiyor (her şehre havalimanı kampanyası ve Isparta’da otlayan inekler örneğini veririz hep).
Tayvan, G.Kore gibi ülkeleri de yakalamamız artık epeyce zor. Güzel bir örnek var, Brezilya. Low-cost bir kompost tesislerinin tanıtım filmini gördüm, gerçekten uygulanabilir. Bizdeki gibi computerler ile automize edilmiş değil. Yetersiz kaynakları olup çevre açısından güzel örnekler sunabilen bir ülke. İzlememizde fayda var.
8- Arıtma Büyük Maliyetleri Gerektirir :
Boston, Massachusettes ve Los Angeles’ta atıksu arıtımı ve uzaklaştırılması için tahmini, aylık 100 $/hane’lik harcama gerekecektir. (W.F.Garber, WST, 26,7-8,1992)
9- Çöplerin Düzensiz Depolanması :
Ülkemizde, yayın sayısı artığına göre Lab. Bilimi ilerliyor ama uygulamada basit fakat önemli olan çevre …
10- Şehir Arıtma Tesislerinin Verimi Nasıl Denetlenebilir
Büyükşehirlerdeki sanayi arıtım tesisleri denetimi ve deşarj (KÖP ücreti) buna bir cevap olabilir. ABD EPA’ya baktığımızda :
Subject: public WWTPs controlling
How public WWTPs are controlled by government (e.g., in the USA), or should be?
Any info. or web site? Thank you in advance.
----------------
US Environmental Protection Agency (USEPA) sets the standards. Plants are issued permits, usually for 5 years. System is called the National Pollution Discharge Elimination System (NPDES). In most cases the actual permitting authority is delegated to the states. Example, we are issued our permit from the Wisconsin Department of Natural Resourses. For a brief intro, see the USEPA NPDES website at http://cfpub.epa.gov/npdes/. Hope this gets you started.
11- Risk ve Ekonomik Analiz Önemli
Society in general accepts death rates of 1 in 8,000 for road accidents, and 1 in 25,000 from playing soccer (Toplumun kabul ettikleri) and yet risks from pesticides in drinking water of 1 in 700,000 or nuclear accidents from power stations of 1 in 10 million are not. Views can change, the 1 in 200 risk from smoking is not now acceptable to a large section of the community.
(Financial implications for water customers Dr Rowena J Tye, United Kingdom)
The human and socioeconomic costs of unmanaged and under-managed domestic waste are also very high. In India, the 1994 plague epidemic resulted in a loss of tourism revenue estimated at $US 200 million; in Peru, a recent cholera epidemic resulted in an estimated loss amounting to three times the expenditure on water and sanitation for the entire country over the preceding 10 years; and in Shanghai, China a recent major outbreak of hepatitis A was attributed to sewerage contamination.
(Cities Feeding People CFP REPORT SERIES Report 27Community-Based Technologies for Domestic Wastewater Treatment and Reuse: options for urban agriculture by Gregory D. Rose Spring 1999)
12- Doğanın düzeni : Anaerobik + Aerobik
(Bilimin teknoloji ve mühendislik yoluyla insan yararına sunulması gerekiyor, biz yapabiliyormuyuz)
Hollandalı uzman Lettinga nın yazısını okuyordum, anlamak için 2-3 kere okumakta fayda var. (Water Science & Technology Vol 52 No 1-2 pp 1–11) Sağolsun, bizim bilim adamlarımızın yerine zengin olmayan Ülkeleri düşünüyor, yüzlerce bilimsel makalesinin arasında bizim gibi zengin olmayan ülkelerdeki arıtım sistemi nasıl olmalı diyerek düşünce üretiyor (İlginçtir, bizim gibi ülkeler için arıtım sistemi nasıl olmalı diyerek düşünce üretenler de genelde yabancı bilim adamları, ayrıca bkz. Containment landfills: the myth of sustainability A. Allen, Department of Geology, University College Cork, Cork, Ireland, Engineering Geology 60 (2001) 3±19 )
Lettinga, öncelikle, doğanın düzeni gereği organik atıkların doğal ortamlarda anaerobik olarak ayrıştığı üzerinde durmuş. Bu düzenin bir hikmeti var diyerek düşünmeye başlamış, gerçekten de suya oksijen vermek ucuz değil.
Ayrıca, Lettinga bununla da kalmayıp, zengin ülkelerdeki şirketlerin (özellikle ABD gibi) şubeleri vasıtasıyla sadece kendi pahalı aerobik sistemlerini pazarladığını ve bu yüzden zengin olmayan ülkelerin yeterli ve sürdürülebilir arıtma sistemlerine sahip olamadığını söyleyebilecek kadar cesaretli.
Bahsettiği Amman arıtma tesisini dolaştık, biz deki gibi yapılmış ama dev boyutlu RBCler hiç çalıştırılmıyor.
------------
Diğer bir makale de ilginç.
Waste Manage Res 2005: 23: 20–31
The effect of food waste disposers on municipal
waste and wastewater management
Natasha Marashlian
Mutasem El-Fadel
Department of Civil and Environmental
University of Beirut, Lebanon.)
13- Zengin Ülkelerdeki Arıtım Tesisleri=Sanayi üretim gücü
Ülkemizde bilimin güçlenebilmesi için öncelikle laboratuarlarımızdaki teknolojik aletlerin Türkiye’de üretilebiliyor olması gerekir. 90’lı yıllarda Kuzey Avp.nın bir kısmındaki tesisileri gezmiştim, 2006 yılında ise Hamburg'un kanalizasyon ve atıksu arıtma tesislerini inceledim. Bu sefer, tesis bilgilerinden çok nasıl bu kadar ilerleme sağlamışlar diye irdelemeye çalıştım. Biz de sakız gibi çiğnenen, bilimde ilerleme kaydederek sağlarız lafını göremedim, bu ülkelerin ilerlemesi tamamıyla sanayi üretim gücüne bağlı. Nasıl ki şehrin her yerini metro ağıyla örmüşler, arıtım tesisleri de bilimden önce sanayi üretim gücüyle sağlanmış. Bizim Üniversitelerimiz, bilim adamlarımız önemli olduklarını düşüne dursunlar, eğer biz üretim gücümüzü 5-10 kat kadar büyük oranlarda arttıramazsak bilim adamlarımızın ve üst düzey yöneticilerimizin çocukları dahi zengin ülkelerdeki teknolojiye ve arıtımın yüksekliğine hayran hayran baka kalacaklardır.
14- Uygulanabilme :
Yeni bir şey duydum, yeni bir şey öğrendim : Bir öğrencimiz tanık olmuş; bir fabrikada, arıtma tesisini yapan firma fabrika sorumlusuna güzel bir fikir vermiş. Arıtma sorumlusu “çamurumuzu ne yapacağız” diye sorunca; firmadaki mühendis, “Bir gün son çökeltim havuzuna doldurursunuz, kanalımız tıkandı diyerek Belediye vidanjörüne haber verirsiniz” demiş. Böylece emek ve para sarfettiğiniz arıtma artığı çamur zahmetsiz ve kolay bir yol ile denizlere ve yediğimiz balıklara ulaşabilir.
Sonuç olarak, AB’ye uyum için birçok yönetmelik hazırlayan Bakanlığımıza ve il teşkilatlarına daha çok iş düşüyor. Yönetmelikleri çıkarmak da zor bir çalışmadır ama bunları uygulayabilmek, halka benimsetmek, denetlemesine yapabilmek, bilinçlendirme ve ceza sistemini ülkenin gerçeklerine göre dengelemek, bunlar çok daha önemli konular.
15- Developing Countries : Turkey, Ürdün, etc.
(Başlığı görenler dille ilgili ukalalık yaptığımı zannedebilir, hayır kasti olarak yazdım. Türkiye'de araştırmaların sadece İngilizce makaleler ile yayınlanmasını zorunlu koşan hocalarımız dili bu hale getirtiyor)
Genelde hep Batı kitapları ile eğitildiğimiz için developing countryleri bilmeyiz, öğrenmeye de çalışmayız (bu grupta yer alan kendi ülkemizi de)
Fırsat oldu, Ürdün'ü gezdik. İşte öğrendiklerimiz :
Jordan is a country of 5.5 million inhabitants in which 60% of the population are served by 19 domestic sewage treatment plants distributed all over the country (WAJ,2002). Activated sludge treatment systems constitute 47% of the available technologies, while 26% of the plants use trickling filters and the other 26% depend on waste stabilization ponds (WAJ, 2002).
Energy consumption in activated sludge systems in Jordan range between 2.1-2.3 kWhr/m3 of treated wastewater (WAJ, 2000) compared with 0.77 kWhr/m3 of wastewater treated in Japan (Hu et al., 2000).
Peki arıtım verimleri nasıl? Kağıt üzerinde iyi gösterebiliyorlar fakat bizdeki gibi arıtma çamurunu hiç bir tedbir almadan open dumping ettiklerini gizle(ye)miyorlar. Peki, bizdeki gibi, çamurlardan çevreye su sızıyor ise neyi niçin yaptınız, neyi arıttınız? İşte size cevaplamanız için güzel sorular.
Yapılan bizdeki gibi Batıyı kopya (etmek) edememek (daha doğrusu). Atasözü vardır, AYAĞINI YORGANINA GÖRE UZAT. Bizdeki gibi onların da üst düzey yöneticileri Batılı ülkeleri görünce, "biz de bunlar gibi yapmalıyız" diyor ve kısıtlı ülke gelirlerini göz boyayacak birkaç tesis için harcıyorlar ama ya düzgün yapamıyorlar yada düzgün işletemiyorlar. Sonuçta ineklerin otladığı havalimanları veya sazların yeşerdiği Kağıthane su arıtma tesisleri ortaya çıkıyor. Bu da ülkeye çifte zarar veriyor; hem mevcut kaynaklar harcanıp geleceğe para kalmıyor hem de yapılan tesisler çöpe gidiyor.
Gelecek nesilde de Batıya özenmeye devam...
Sıralama dışı bir madde :
Bizim yöneticilerimiz ve sanayicilerimiz “Ülkemiz hızla ilerliyor, bakın tekstil sektöründe nasıl ilerledik” derler. Oysa gayet normal bir süreç olarak sanayileşmiş ülkeler artık teknolojik sektörlerde çalışıp, kirlilik çıkaran sektörleri gelişmekte olan ülkelere bırakmaktadırlar. Bir bilgisayar parası ile kilolarca tekstil eşyası alabilirsiniz. Tabii ki biz de bu süreçten geçmek zorundayız. Bizim burada yapacağımız bu sektörlerde daha önce elde edilen gelişmiş bilgileri alıp ülkemizde uygulamaktır.
Faydalı olur diye çevre mühendisi arkadaşlar için buraya koyuyorum...
1-Maddenin Korunumu Prensibi
“Var olan hiçbir maddeyi yok edemezsiniz, arıtım yaparak dahi…Peki, arıtım ne işe yarar?”
2-Arıtım için 2 şey gereklidir : Teknoloji (mühendislik) ve Para
3-Ç.O. doğanın kanunu gereği az bulunur
4- Dolayısıyla anaerobik ortam oluşur.
“Anaerobik süreç de bir arıtımdır. Peki, o zaman neden istenmez?”
5- Bazı arkadaşlarımın ısrarı üzerine : Seyreltme de arıtımın bir parçası olabilir.
“Zaten arıtımda sıfır deşarj yapmıyoruz ki”
6- Büyük güçler de hata yapabilir. İşte örnekler :
Avrupa ve Amerika’da çok sayıda atıksu arıtma, çöp depolama, vs. tesisi kurulmuş ve başarıyla işletilmekte fakat ülkemizde kötü örnekler var :
i- Odayeri (İstanbul) katı atık depo sahasını planlayan Amerikalı şirket, çöpümüzle ilgili birçok analiz olmasına rağmen yaptığı sızıntı suyu hesabı 5-10 kat kadar hata ile gerçekleşmiş ve bazı işletme problemlerine (dolayısıyla maliyete) yolaçmıştır (Kaynak : Odayeri (İstanbul) katı atık depo sahası projeleri)
ii- Benzer şekilde Bursa-Demirtaş depo sahası gazından elektrik elde edilmesi projesinde, yabancılar tarafından hesaplanan gaz miktarının sadece %30 kadarı elde edilebilmekteymiş (Kaynak : UKAK Kongresi, İzmir 2001)
iii- Fransız bir firmanın yaptığı Elmalı barajındaki terfi pompalarının yanlış (daha büyük) seçiminden dolayı kaynaklanan bakım - servis ve elektrik enerjisi maliyeti her sene son model bir mercedes otomobile denk geliyor... Tolga SEMERCİ - Çevre Mühendisi
[Sizin de bildiğiniz bu tür hatalar varsa mailime, mümkünse kaynak belirterek bildirin.]
7- Gelişmekte olan ülkelerin Sanayileşmiş ülkelerin seviyesine ulaşması imkansız denebilecek derecede zordur :
According to Grau (1994), countries with low annual per capita gross national product (GNP), <$1000-2000, not only lack the resources to construct treatment plants but also cannot maintain them. Meanwhile, only about 3% of a country's GNP can realistically be spent on environmental protection (World bank). Taking as an example of 6 eastern European countries (the average GNP in 1990 was 1985 $/c-year) and assuming that 1.5% of the GNP could be spent on wastewater disposal and treatment plants, the calculated average period to meet EU water quality standards will be 80 years. If the average depreciation time of a treatment plant is 20 years, the minimum GNP of about $2000/inh.y is needed to safeguard basic communal wastewater treatment (secondary or equivalent).
7a- Hangi Ülkeyi İzlemeliyiz :
GNPsi bizden 10 kat fazla olan ABDyi değil tabiî ki. “Ayağını yorganına göre uzat” diye yüz yılların birikimi ile söylenmiş atasözümüz var. Fakat ne yazıkki, üst düzey yöneticilerimiz zengin olan ABDye özenip aynısını yapmaya kalkıyor, böylece kıt olan kaynaklarımız da heba olup gidiyor (her şehre havalimanı kampanyası ve Isparta’da otlayan inekler örneğini veririz hep).
Tayvan, G.Kore gibi ülkeleri de yakalamamız artık epeyce zor. Güzel bir örnek var, Brezilya. Low-cost bir kompost tesislerinin tanıtım filmini gördüm, gerçekten uygulanabilir. Bizdeki gibi computerler ile automize edilmiş değil. Yetersiz kaynakları olup çevre açısından güzel örnekler sunabilen bir ülke. İzlememizde fayda var.
8- Arıtma Büyük Maliyetleri Gerektirir :
Boston, Massachusettes ve Los Angeles’ta atıksu arıtımı ve uzaklaştırılması için tahmini, aylık 100 $/hane’lik harcama gerekecektir. (W.F.Garber, WST, 26,7-8,1992)
9- Çöplerin Düzensiz Depolanması :
Ülkemizde, yayın sayısı artığına göre Lab. Bilimi ilerliyor ama uygulamada basit fakat önemli olan çevre …
10- Şehir Arıtma Tesislerinin Verimi Nasıl Denetlenebilir
Büyükşehirlerdeki sanayi arıtım tesisleri denetimi ve deşarj (KÖP ücreti) buna bir cevap olabilir. ABD EPA’ya baktığımızda :
Subject: public WWTPs controlling
How public WWTPs are controlled by government (e.g., in the USA), or should be?
Any info. or web site? Thank you in advance.
----------------
US Environmental Protection Agency (USEPA) sets the standards. Plants are issued permits, usually for 5 years. System is called the National Pollution Discharge Elimination System (NPDES). In most cases the actual permitting authority is delegated to the states. Example, we are issued our permit from the Wisconsin Department of Natural Resourses. For a brief intro, see the USEPA NPDES website at http://cfpub.epa.gov/npdes/. Hope this gets you started.
11- Risk ve Ekonomik Analiz Önemli
Society in general accepts death rates of 1 in 8,000 for road accidents, and 1 in 25,000 from playing soccer (Toplumun kabul ettikleri) and yet risks from pesticides in drinking water of 1 in 700,000 or nuclear accidents from power stations of 1 in 10 million are not. Views can change, the 1 in 200 risk from smoking is not now acceptable to a large section of the community.
(Financial implications for water customers Dr Rowena J Tye, United Kingdom)
The human and socioeconomic costs of unmanaged and under-managed domestic waste are also very high. In India, the 1994 plague epidemic resulted in a loss of tourism revenue estimated at $US 200 million; in Peru, a recent cholera epidemic resulted in an estimated loss amounting to three times the expenditure on water and sanitation for the entire country over the preceding 10 years; and in Shanghai, China a recent major outbreak of hepatitis A was attributed to sewerage contamination.
(Cities Feeding People CFP REPORT SERIES Report 27Community-Based Technologies for Domestic Wastewater Treatment and Reuse: options for urban agriculture by Gregory D. Rose Spring 1999)
12- Doğanın düzeni : Anaerobik + Aerobik
(Bilimin teknoloji ve mühendislik yoluyla insan yararına sunulması gerekiyor, biz yapabiliyormuyuz)
Hollandalı uzman Lettinga nın yazısını okuyordum, anlamak için 2-3 kere okumakta fayda var. (Water Science & Technology Vol 52 No 1-2 pp 1–11) Sağolsun, bizim bilim adamlarımızın yerine zengin olmayan Ülkeleri düşünüyor, yüzlerce bilimsel makalesinin arasında bizim gibi zengin olmayan ülkelerdeki arıtım sistemi nasıl olmalı diyerek düşünce üretiyor (İlginçtir, bizim gibi ülkeler için arıtım sistemi nasıl olmalı diyerek düşünce üretenler de genelde yabancı bilim adamları, ayrıca bkz. Containment landfills: the myth of sustainability A. Allen, Department of Geology, University College Cork, Cork, Ireland, Engineering Geology 60 (2001) 3±19 )
Lettinga, öncelikle, doğanın düzeni gereği organik atıkların doğal ortamlarda anaerobik olarak ayrıştığı üzerinde durmuş. Bu düzenin bir hikmeti var diyerek düşünmeye başlamış, gerçekten de suya oksijen vermek ucuz değil.
Ayrıca, Lettinga bununla da kalmayıp, zengin ülkelerdeki şirketlerin (özellikle ABD gibi) şubeleri vasıtasıyla sadece kendi pahalı aerobik sistemlerini pazarladığını ve bu yüzden zengin olmayan ülkelerin yeterli ve sürdürülebilir arıtma sistemlerine sahip olamadığını söyleyebilecek kadar cesaretli.
Bahsettiği Amman arıtma tesisini dolaştık, biz deki gibi yapılmış ama dev boyutlu RBCler hiç çalıştırılmıyor.
------------
Diğer bir makale de ilginç.
Waste Manage Res 2005: 23: 20–31
The effect of food waste disposers on municipal
waste and wastewater management
Natasha Marashlian
Mutasem El-Fadel
Department of Civil and Environmental
University of Beirut, Lebanon.)
13- Zengin Ülkelerdeki Arıtım Tesisleri=Sanayi üretim gücü
Ülkemizde bilimin güçlenebilmesi için öncelikle laboratuarlarımızdaki teknolojik aletlerin Türkiye’de üretilebiliyor olması gerekir. 90’lı yıllarda Kuzey Avp.nın bir kısmındaki tesisileri gezmiştim, 2006 yılında ise Hamburg'un kanalizasyon ve atıksu arıtma tesislerini inceledim. Bu sefer, tesis bilgilerinden çok nasıl bu kadar ilerleme sağlamışlar diye irdelemeye çalıştım. Biz de sakız gibi çiğnenen, bilimde ilerleme kaydederek sağlarız lafını göremedim, bu ülkelerin ilerlemesi tamamıyla sanayi üretim gücüne bağlı. Nasıl ki şehrin her yerini metro ağıyla örmüşler, arıtım tesisleri de bilimden önce sanayi üretim gücüyle sağlanmış. Bizim Üniversitelerimiz, bilim adamlarımız önemli olduklarını düşüne dursunlar, eğer biz üretim gücümüzü 5-10 kat kadar büyük oranlarda arttıramazsak bilim adamlarımızın ve üst düzey yöneticilerimizin çocukları dahi zengin ülkelerdeki teknolojiye ve arıtımın yüksekliğine hayran hayran baka kalacaklardır.
14- Uygulanabilme :
Yeni bir şey duydum, yeni bir şey öğrendim : Bir öğrencimiz tanık olmuş; bir fabrikada, arıtma tesisini yapan firma fabrika sorumlusuna güzel bir fikir vermiş. Arıtma sorumlusu “çamurumuzu ne yapacağız” diye sorunca; firmadaki mühendis, “Bir gün son çökeltim havuzuna doldurursunuz, kanalımız tıkandı diyerek Belediye vidanjörüne haber verirsiniz” demiş. Böylece emek ve para sarfettiğiniz arıtma artığı çamur zahmetsiz ve kolay bir yol ile denizlere ve yediğimiz balıklara ulaşabilir.
Sonuç olarak, AB’ye uyum için birçok yönetmelik hazırlayan Bakanlığımıza ve il teşkilatlarına daha çok iş düşüyor. Yönetmelikleri çıkarmak da zor bir çalışmadır ama bunları uygulayabilmek, halka benimsetmek, denetlemesine yapabilmek, bilinçlendirme ve ceza sistemini ülkenin gerçeklerine göre dengelemek, bunlar çok daha önemli konular.
15- Developing Countries : Turkey, Ürdün, etc.
(Başlığı görenler dille ilgili ukalalık yaptığımı zannedebilir, hayır kasti olarak yazdım. Türkiye'de araştırmaların sadece İngilizce makaleler ile yayınlanmasını zorunlu koşan hocalarımız dili bu hale getirtiyor)
Genelde hep Batı kitapları ile eğitildiğimiz için developing countryleri bilmeyiz, öğrenmeye de çalışmayız (bu grupta yer alan kendi ülkemizi de)
Fırsat oldu, Ürdün'ü gezdik. İşte öğrendiklerimiz :
Jordan is a country of 5.5 million inhabitants in which 60% of the population are served by 19 domestic sewage treatment plants distributed all over the country (WAJ,2002). Activated sludge treatment systems constitute 47% of the available technologies, while 26% of the plants use trickling filters and the other 26% depend on waste stabilization ponds (WAJ, 2002).
Energy consumption in activated sludge systems in Jordan range between 2.1-2.3 kWhr/m3 of treated wastewater (WAJ, 2000) compared with 0.77 kWhr/m3 of wastewater treated in Japan (Hu et al., 2000).
Peki arıtım verimleri nasıl? Kağıt üzerinde iyi gösterebiliyorlar fakat bizdeki gibi arıtma çamurunu hiç bir tedbir almadan open dumping ettiklerini gizle(ye)miyorlar. Peki, bizdeki gibi, çamurlardan çevreye su sızıyor ise neyi niçin yaptınız, neyi arıttınız? İşte size cevaplamanız için güzel sorular.
Yapılan bizdeki gibi Batıyı kopya (etmek) edememek (daha doğrusu). Atasözü vardır, AYAĞINI YORGANINA GÖRE UZAT. Bizdeki gibi onların da üst düzey yöneticileri Batılı ülkeleri görünce, "biz de bunlar gibi yapmalıyız" diyor ve kısıtlı ülke gelirlerini göz boyayacak birkaç tesis için harcıyorlar ama ya düzgün yapamıyorlar yada düzgün işletemiyorlar. Sonuçta ineklerin otladığı havalimanları veya sazların yeşerdiği Kağıthane su arıtma tesisleri ortaya çıkıyor. Bu da ülkeye çifte zarar veriyor; hem mevcut kaynaklar harcanıp geleceğe para kalmıyor hem de yapılan tesisler çöpe gidiyor.
Gelecek nesilde de Batıya özenmeye devam...
Sıralama dışı bir madde :
Bizim yöneticilerimiz ve sanayicilerimiz “Ülkemiz hızla ilerliyor, bakın tekstil sektöründe nasıl ilerledik” derler. Oysa gayet normal bir süreç olarak sanayileşmiş ülkeler artık teknolojik sektörlerde çalışıp, kirlilik çıkaran sektörleri gelişmekte olan ülkelere bırakmaktadırlar. Bir bilgisayar parası ile kilolarca tekstil eşyası alabilirsiniz. Tabii ki biz de bu süreçten geçmek zorundayız. Bizim burada yapacağımız bu sektörlerde daha önce elde edilen gelişmiş bilgileri alıp ülkemizde uygulamaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder